Boğaziçi Sohbetlerinden Bir Dil Sevdalısı Geçti
Toplumumuzda dil konusu maalesef kangren olmuş konulardan biridir. Şurası bir gerçektir ki milletin temel varlık sebeplerinden biri dildir. Dil bahsine gösterdiğimiz bilgisiz ilgisizlik ve hatta neme lazımlık dilimizi açmaza sürüklemekle kalmıyor “ilim dili” olmaktan da uzaklaştırılıyor.
Dil, sadece dil hocalarının işi değildir. Burada bütüne, halktan ûlemanın da içinde yer alacağı hayatın bütün unsurlarını taşıyan dallarına bakmak gerekir ki buradan anlaşılması gereken dili zenginleştirmektir, kabile diline çevirmek değil!.. Bu bir "beka" meselesidir. Dil musikî ile kültürleşmiştir. Bu dilin sesle bütünleşerek aksisedasını, yansımasını sağlar. Meselâ, Rep müzikle hayatını bütünleştirmiş olan ve sadece onu dinleyen bir çocuğun güzel Türkçe konuşması mümkün değildir. Kısaca dilin temellerini musiki, hançere ve sentaks denilen dil yapısı şekillendirir. Ne yazık ki Türkçemiz, çeşitli vesilelerle aydınlar (!) ve siyasetçilerle aşındırılmıştır. Doğrusu, bir zamanlar, 20nci yüzyılın güzel bir Türkçesi vardı ama bugün bundan söz etmek kolay değildir. Tabiatıyla teknolıjik gelişmeler yeni kelimelere gebedir ve bu, fikir insanlarından halkın beğenisine uzanan bir kabullenme ile belirlenir. Bugün dar boğazından çıkmak için bir Terminoloji Çalıştayı’na ihtiyaç vardır.
Dil konusunda yukarıda özetlemeğe çalışılandan daha fazlasını dile getiren fikir adamı Yağmur Tunalı, dil kültürün taşıyıcısıdır, ifadesi ile dilin millet ve vatan temel unsuru olduğu vurgusu içinde sohbetinin ufuk çizgilerini belirledi.